Balıkesir’in Edremit ilçesinde, 1998 yılında arıcılık yapmaya başlayan Necati Bingül, arılarla yatıp, arılarla kalkıyor. Bingül, 150’ye yakın kovanı ve binlerce arısıyla köy köy, dağ dağ, mera mera dolaşıp bal üretimi yapıyor. Konaklamak için kullandığı sökülüp kurulabilen barakası, ulaşım için kullandığı motosikleti, arıları ve kovanlarıyla Türkiye’nin farklı şehirlerini gezip, her bölgenin kendine özgü ballarını üretiyor. Bingül, organik bal üretimi yapmak için 24 saat arılarının ve kovanlarının başından ayrılmıyor. Soğuk kış günlerinde barakasının içine kurduğu küçük bir soba ile ısınan, barakanın üstüne koyduğu güneş paneli ile elektrik ihtiyacını karşılayan Bingül'e, yalnızlığını ise sürekli çalan radyosu unutturuyor. Sobanın üzerinde demlenen çay ise çat kapı gelen misafirlerini ağırlamak için hiç eksik olmuyor. Şu anda Çanakkale'nin Bayramiç ilçesine bağlı Kutluoba köyü yakınlarındaki merada çam balı üretmek için bulunan Bingül, havalar ısınınca bahar balı üretmek için Kaz Dağları'na, ardından da çiçek balı üretmek için ayçiçeği üretiminin yoğun olduğu Trakya bölgesine taşınacak.
'BURADAN ALIRSIN, KAZ DAĞLARI'NA ÇIKARSIN'
Gezgin arıcı Necati Bingül, ömrünün arı ve kovanlarıyla birlikte gezmekle geçtiğini, barakada yatıp kalktığını ancak bu durumundan şikayetçi olmadığı gibi aksine sağlıklı ve mutlu bir hayat yaşadığını söyledi. Gezgin arıcılığın nasıl yapıldığıyla ilgili bilgi veren Bingül, "Baharları takip ediyorsun. Mesela buranın baharı geçer, Kaz Dağı’nın baharı çıkar. Buradan alırsın, Kaz Dağları'na çıkarsın. Kaz Dağları'ndan alırsın, Trakya’ya ayçiçeğine gidersin. Trakya ayçiçeği bitti mi, arıyı yavruya yatırırız. Eylül 15, Ekim başı gibi çam balına girersin. Ekim ayında çam balını alırsın. Kasım ayında arının çalıştığı bal kendisine kalır. Mart’ın başlarında arıların bakımına başlarım. Nisan ayında ise arı kovanlarımın çoğu dolar. Bahar güzel giderse, Haziran’da bir bal olur, biz buna narenciye balı diyoruz. Şu anda arıyı kış uykusuna koyduk. Soğuktan etkilenmemesi için peteğine göre arısını bırakıp, önüne çuval içinde strafor köpük koyup, dayama yapıp, sıcak durmasını sağlıyoruz. Arı şu anda daha kış uykusundan çıkmadı. Havaların ısınmasını bekliyoruz" dedi.
'ARILARLA YATIP, ARILARLA KALKIYORUZ'
"Kovanlar tamir olacak, değişecek, yağlanacak. İşimiz çok, bu kovanların başından ayrılmamız mümkün değil" diyen Necati Bingül, konuşmasına şöyle devam etti:
"Arıları kovanlarıyla taşıdığımız zaman yanımızda kulübemiz dahil neyimiz varsa götürürüz. Kulübemiz de seyyar. Sökülür, takılır, parça halindedir. Buradaki yaşamı gittiğimiz yerlerde sürdürmeye devam ederiz. Bu hayat böyle 21-22 yıldır devam ediyor. Artık alışkın olduğum için zor gelmiyor. Doğayla iç içeyiz. Doğanın güzelliği temiz havasının olması. Dinç oluyorsun. Arıcılık yapan diğer arkadaşlarımızla da görüşürüz. Birbirimize gelir gideriz. Gezgin arıcılık daha güzel oluyor. Gezdikçe yeni yeni insanlar tanıyorsun. Meraları, doğayı tanıyorsun. Arının başında olduğumuz sürece devamlı kulübede kalıyoruz."
0 yorum :
Yorum Gönder