Bülend Engin, o gün yaptığı konuşmasının bir bölümünde şu ifadeleri kullanarak tüm gözleri üzerine çekmişti; “Bu arada belirtmeliyim ki, kimlik; kişiliğin omurgasıdır. Omurga, kişilik ve kimlik ayrıcalıklı bir vasıf değil, her insanoğlunun olmazsa olmazıdır. Çanakkale kimsenin rant bahçesi değildir. Asla olmamalıdır. Çanakkale ve Çanakkale’de nefes alanlar her şeyin en iyisine layıktır. Her şeyi devletten beklemek yerine imece usulü ile aklın gücü ile her işin altından kalkacak potansiyele de fazlası ile sahiptir.
Yeter ki gelişimi isteyelim ve elimizi taşın altına koyalım. “Yapacağız, edeceğiz” diyerek günleri geçirmek yerine en kötü çözümün çözümsüzlükten çok daha iyi olduğunu kabul etmeliyiz. Yöneticilerin şikayet lüksü yoktur. Kaynağı yaratmak, bulmak ve kullanmak, ona takla attırmak yöneticinin görevidir, yönetsel başarı da budur.
“Kaynağım yok, imkânlarım kısıtlı” diyen yönetim adayları ile artık Çanakkale’nin de Çanakkalelilerin de işi yoktur. Çünkü Çanakkale'de yapılacak yüzlerce, binlerce, onbinlerce iş var. Çünkü Çanakkale Türkiye ekonomisinin lokomotifi olabilecek bir potansiyele sahiptir. Çanakkale'nin bütün dünyada saygı ve ilgi duyulan marka bir kent olmaya ve gelişen ekonomisi ile sermayenin tabana yayılmasına ihtiyacı vardır. Çanakkale deniz kıyısında olduğunun fark edilmesini bekliyor. Yat Limanını, Kruvaziyer İskelesini bekliyor. Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası olarak bizler beklemek değil, Çanakkale’nin layık olduğu seviyeye yükselmesini istiyoruz.
Çünkü Ülkemizde konumuyla İstanbul’a eşdeğer tek coğrafya Çanakkale’dir. İstanbul’un 3 katı boğaz suyoluna sahip Çanakkale’de Gelibolu - Lapseki Boğaz Köprüsü geçişi ile demir, deniz ve karayolunun buluşması Güney Marmara’nın gelişim devrimine kapı açacaktır. Çanakkale olarak, yarımadası, adaları, boğazı, sahilleri, konumuyla ülkemiz geleceğine ekonomik gelişimde adını yeniden yazdıracak bir potansiyele ve ruha sahibiz” demişti.
0 yorum :
Yorum Gönder